açardın yalnızlığımda mavi ve yeşil
AçardınYalnızlığımda Mavi ve yeşil, Açardın. Tavşan kanı, kınalı-berrak. Yenerdim acıları, kahpelikleri
YALNIZDEĞİLİZ Bir ufka vardık ki artık Yalnız değiliz sevgilim. Gerçi gece uzun, Gece karanlık Ama bütün korkulardan uzak. Bir sevdadır böylesine yaşamak, Tek başına Ölüme bir soluk kala, Tek başına Zindanda yatarken bile, Asla yalnız kalmamak. Şafakları ben balığa çıkarım Akan akmayan sularda B
AfganistanAzerbaycan Bahreyn Bangladeş Birleşik Arap Emirlikleri Butan Brunei Çin Hong Kong Endonezya Ermenistan Filistin Filipinler Güney Kore Gürcistan Hindistan İran İsrail Japonya Kamboçya Katar Kazakistan Kıbrıs Kırgızistan Kuzey Kore Kuveyt Laos Lübnan Maldivler Malezya Macao Moğolistan Myanmar Nepal Özbekistan Pakistan Singapur Suriye Sri Lanka
Yeşilbir zeytin tanesi. Bir parça mavi deniz. Ben vurdum sevilere belli değil miydi Bin yıl seni açtım işte yalnızlığımda. Eğildim sonra gövdeyi tanıdım ve düzenini
AhmetArif Şiirleri - Unutamadığım : Açardın, Yalnızlığımda Mavi ve yeşil, Açardın, Tavşan kanı, kınalı-berrak. Yenerdim acıları, kahpelikleri Gitmek, Gözlerinde gitmek sürgüne. Yatmak, Gözlerinde yatmak zindanı. Gözlerin hani?
Site De Rencontre Par Affinité Politique. 53 notes June 2, 2018 Açardın, Yalnızlığımda Mavi ve yeşil, Açardın. Tavşan kanı, kınalı - berrak. Yenerdim acıları, kahpelikleri… Gitmek, Gözlerinde gitmek sürgüne. Yatmak, Gözlerinde yatmak zindanı Gözlerin hani? "To be or not to be" değil. “Cogito ergo sum” hiç değil… Asıl iş, anlamak kaçınılmaz'ı, Durdurulmaz çığı Sonsuz Gözlerinde içmek ayışığını. Varmak, Gözlerinde varmak can tılsımına. Gözlerin hani?Canımın gizlisinde bir can idin ki Kan değil sevdamız akardı geceye, Sıktıkça cellad, Kemendi…Duymak, Gözlerinde duymak üç - ağaçları Susmak, Gözlerinde susmak, Ustura gibi… Gözlerin hani? Ahmed ARİF, Hasretinden Prangalar Eskittim “Unutamadığım" Fotoğraf Yılmaz Duru'nun 1967 yapımı, "İnce Cumali” filminden, Yılmaz Güney & Tijen Par. Filed under yılmaz duru ince cumali yılmaz güney tijen par ahmed arif hasretinden prangalar eskittim unutamadığım fikret kızılok iki parça can
En güzel Ahmet Arif şiirleri kısa sayfamızda, Ahmet Arif’in yazdığı en ünlü şiirlerini ve aşk şiirlerini okuyabilir yada herkese Suskun Şiiri2. Ay Karanlık Şiiri3. Leylim Leylim Şiiri4. Otuz Üç 33 Kurşun Şiiri5. Anadolu Şiiri6. Hasretinden Prangalar Eskittim Şiiri7. Yurdum Benim Şahdamarım Şiiri8. Kalbim Dinamit Kuyusu Şiiri9. Sevdan Beni Şiiri10. İçerde Şiiri11. Hani Kurşun Sıksan Geçmez Geceden Şiiri12. Unutamadığım Şiiri13. Akşam Erken İner Mahpushaneye Şiiri14. Tutuklu Şiiri15. Bir Akşam Üstüdür Şiiri1. Suskun ŞiiriSus, kimseler duymasın, Duymasın, ölürüm ha. Aymışam yarı gece, Seni bulmuşam sonra. Seni, kaburgamın altın parçası. Seni, dişlerinde elma kokusu Bir daha hangi ana doğurur bizi? Ruhum… Mısra çekiyorum haberin olsun. Çarşıların en küçük meyhanesi bu, Saçları yüzümde kardeş, çocuksu. Derimizin altında o ölüm namussuzu… Ve Ahmedin işi ilk rasgidiyor. İlktir dost elinin hançersizliği… Ağlıyor bütün çektiğimiz. Rüya kahrım, rüya zindan. Nasıl da yılları buldu, Bir mısra boyu maceram… Bilmezler nasıl aradık birbirimizi, Bilmezler nasıl sevdik, İki yitik hasret, İki parça can. Çatladı yüreği çakmaktaşının, Ağıyor gökkuşaklarının serinliğinde Çağlardır boğulmuş bir su… Ağıyor Ay Karanlık ŞiiriMaviye Maviye çalar gözlerin, Yangın mavisine Rüzgarda asi, Körsem, Senden gayrısına yoksam, Bozuksam, Can benim, düş benim, Ellere nesi? Hadi gel, Ay karanlık…İtten aç, Yılandan çıplak, Vurgun ve bela Gelip durmuşsam kapına Var mı ki doymazlığım? İlle de ille Sevmelerim, Sevmelerim gibisi? Oturmuş yazıcılar Fermanım yazar N’olur gel, Ay karanlık…Dört yanım puşt zulası, Dost yüzlü, Dost gülücüklü Cıgaramdan yanar. Alnım öperler, Suskun, hayın, çıyansı. Dört yanım puşt zulası, Dönerim dönerim çıkmaz. En leylim gecede ölesim tutmuş, Etme gel, Ay Leylim Leylim ŞiiriLeylim – leylim dünyamızın yarısı Al – yeşil bahar, Yarısı kar olanda Gene kavim – kardaş, can – cana düşman, Gene yediboğum akrep, Sarı engerek, Alnımızın aklığında puşt işi zulüm Ve canım yarı geceler Çift kanat kapılarına karşı darağaçları, Mahpusanede çeşme Yandan akar olanda, Gelmiş yoklamış ecel Kaburgam arasından. Yoklasın hele…Çağıdır, can dayanmaz, Çağıdır, en çatal, en ası, Cehennem koncası memelerinin. Çağıdır, kırk gün – kırk gece Kolların boynuma kement, Ha canım kötüye inat… Vah ki ne desem, Kurşunları namlulara sürülü, İ’kelleri kan, Baskıncılar uykumuzu yıkar olanda, Alır yüreğimYankın yasak, aynalara. İnemem bahçende talan, Tam, boş yanı bu, derim namussuzun, Tam, bıçağım cehennem gibi güzelken, Aklıma düşüyorsun Ellerim arık…Bilmiş Bütün zula’lar Eğri hançer, kara mavzer, kan pusu. Ve insan düşüncesinin o en orospu, O en ayıp, frengili yemişi, Çıldırtılmış uranyum Bilmiş, Bilsinler! Sana nasıl yandığımı Uuuuy gelin…İşte kan tutmuş korsanlar, Haramla beslenmiş azgın, Düzmece peygamberler Ve cüceleri Ve iğdiş ve aptal kölelerine karşı, İşte bir kez daha Bu can bendeyken, Delin, divanenim işte Uuuuy gelin…Bu yasaklar, Firavun kalıntısı. Yoksun, Akdan – karadan. Gizline, canevine kurulu faklar. Gün ola, umut kesip korkunç yetinden, Murdar tutkusuna dünyasızlığın, Gün ola, düşesin bekler. Düşme! Ölürüm… Gözlerinden, gözlerinden – leylim Ayvalar, nar olanda Sen bana yar olanda. Belalı başımıza Dünyalar dar Otuz Üç 33 Kurşun dağ Mengene dağıdır Tanyeri atanda Van’da Bu dağ Nemrut yavrusudur Tanyeri atanda Nemruda karşı Bir yanın çığ tutar, Kafkas ufkudur Bir yanın seccade Acem mülküdür Doruklarda buzulların salkımı Firari guvercinler su başlarında Ve karaca sürüsü, Keklik takımı…Yiğitlik inkar gelinmez Tek’e – tek döğüşte yenilmediler Bin yıllardan bu yan, bura uşağı Gel haberi nerden verek Turna sürüsü değil bu Gökte yıldız burcu değil Otuzüç kurşunlu yürek Otuzuç kan pınarı Akmaz, Göl olmuş bu dağda… dibinden bir tavşan kalktı Sırtı alaçakır Karnı sütbeyaz Garip, ikicanlı, bir dağ tavşanı Yüreği ağzında öyle zavallı Tövbeye getirir insanı Tenhaydı, tenhaydı vakitler Kusursuz, çırılçıplak bir şafaktıBaktı otuzüçten biri Karnında açlığın ağır boşluğu Saç, sakal bir karış Yakasında bit, Baktı kolları vurulu, Cehennem yürekli bir yiğit, Bir garip tavşana, Bir nazlı filintası aklına, Yastığı altında küsmüş, Düştü, Harran ovasından getirdiği tay Perçemi mavi boncuklu, Alnında akıtma Üç topuğu ak, Eşkini hovarda, kıvrak, Doru, seglavi kısrağı. Nasıl uçmuşlardı Hozat önünde!Şimdi, böyle çaresiz ve bağlı, Böyle arkasında bir soğuk namlu Bulunmayaydı, Sığınabilirdi yüceltilere… Bu dağlar, kardeş dağlar, kadrini bilir, Evvel Allah bu eller utandırmaz adamı, Yanan cıgaranın külünü, Güneşlerde çatal kıvılcımlanan Engereğin dilini, İlk atımda uçuran Usta elleri…Bu gözler, bir kere bile faka basmadı Çığ bekleyen boğazların kıyametini Karlı, yumuşacık hıyanetini Uçurumların, Önceden bilen gözleri… Çaresiz Vurulacaktı, Buyruk kesindi, Gayrı gözlerini kör sürüngenler Yüreğini leş kuşları yesindi… Dağların kuytuluk bir boğazında Vakitlerden bir sabah namazında Yatarım Kanlı, upuzun…Vurulmuşum Düşüm, gecelerden kara Bir hayra yoranım çıkmaz Canım alırlar ecelsiz Sığdıramam kitaplara Şifre buyurmuş bir paşa Vurulmuşum hiç sorgusuz, yargısızKirvem, hallarımı aynı böyle yaz Rivayet sanılır belki Gül memeler değil Domdom kurşunu Paramparça ağzımdaki… buyruğunu uyguladılar, Mavi dağ dumanını ve uyur-uyanık seher yelini Kanlara buladılar. Sonra oracıkta tüfek çattılar Koynumuzu usul-usul yoklayıp Aradılar. Didik-didik ettiler Kirmanşah dokuması al kuşağımı Tespihimi, tabakamı alıp gittiler Hepsi de armağandı Acemelinden…Kirveyiz, kardeşiz, kanla bağlıyız Karşıyaka köyleri, obalarıyla Kız alıp vermişiz yüzyıllar boyu, Komşuyuz yaka yakaya Birbirine karışır tavuklarımız Bilmezlikten değil, Fıkaralıktan Pasaporta ısınmamış içimiz Budur katlimize sebep suçumuz, Gayrı eşkiyaya çıkar adımız Kaçakçıya Soyguncuya Hayına…Kirvem hallarımı aynı böyle yaz Rivayet sanılır belki Gül memeler değil Domdom kurşunu Paramparça ağzımdaki… ulan, Vurun, Ben kolay ölmem. Ocakta küllenmiş közüm, Karnımda sözüm var Haldan bilene. Babam gözlerini verdi Urfa önünde Üç de kardaşını Üç nazlı selvi, Ömrüne doymamış üç dağ parçası. Burçlardan, tepelerden, minarelerden Kirve, hısım, dağların çocukları Fransız Kuşatmasına karşı koyandaBıyıkları yeni terlemiş daha Benim küçük dayım Nazif Yakışıklı, Hafif, İyi süvari Vurun kardaş demiş Namus günüdür Ve şaha kaldırmış hallarımı aynı böyle yaz Rivayet sanılır belki Gül memeler değil Domdom kurşunu Paramparça Anadolu ŞiiriBeşikler vermişim Nuh’a Salıncaklar, hamaklar, Havva Ana’n dünkü çocuk sayılır, Anadoluyum ben, Tanıyor musun?Utanırım, Utanırım fukaralıktan, Ele, güne karşı çıplak… Üşür fidelerim, Harmanım kesat. Kardeşliğin, çalışmanın, Beraberliğin, Atom güllerinin katmer açtığı, Şairlerin, bilginlerin dünyalarında, Kalmışım bir başıma, Bir başıma ve uzak. Biliyor musun?Binlerce yıl sağılmışım, Korkunç atlılarıyla parçalamışlar Nazlı, seher-sabah uykularımı Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar, Haraç salmışlar üstüme. Ne İskender takmışım, Ne şah ne sultan Göçüp gitmişler, gölgesiz! Selam etmişim dostuma Ve dayatmışım… Görüyor musun?Nasıl severim bir bilsen. Köroğlu’yu, Karayılanı, Meçhul Askeri… Sonra Pir Sultanı ve Bedrettini. Sonra kalem yazmaz, Bir nice sevda… Bir bilsen, Onlar beni nasıl severdi. Bir bilsen, Urfa’da kurşun atanı Minareden, barikattan, Selvi dalından, Ölüme nasıl gülerdi. Bilmeni mutlak isterim, Duyuyor musun?Öyle yıkma kendini, Öyle mahzun, öyle garip… Nerede olursan ol, İçerde, dışarda, derste, sırada, Yürü üstüne – üstüne, Tükür yüzüne celladın, Fırsatçının, fesatçının, hayının… Dayan kitap ile Dayan iş ile. Tırnak ile, diş ile, Umut ile, sevda ile, düş ile Dayan rüsva etme nasıl yeniden yaratılırım, Namuslu, genç ellerinle. Kızlarım, Oğullarım var gelecekte, Her biri vazgeçilmez cihan parçası. Kaç bin yıllık hasretimin koncası, Gözlerinden, Gözlerinden öperim, Bir umudum sende, Anlıyor musun?6. Hasretinden Prangalar Eskittim ŞiiriSeni, anlatabilmek seni. İyi çocuklara, kahramanlara. Seni anlatabilmek seni, Namussuza, halden bilmeze, Kahpe kaç zemheri, Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu. Dışarda gürül-gürül akan bir dünya… Bir ben uyumadım, Kaç leylim bahar, Hasretinden prangalar eskittim. Saçlarına kan gülleri takayım, Bir o yana Bir bu yana…Seni bağırabilsem seni, Dipsiz kuyulara, Akan yıldıza, Bir kibrit çöpüne varana, Okyanusun en ıssız dalgasına Düşmüş bir kibrit tılsımını ilk sevmelerin, Yitirmiş öpücükleri, Payı yok, apansız inen akşamdan, Bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene, Seni anlatabilsem seni… Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır Üşüyorum, kapama Yurdum Benim Şahdamarım ŞiiriEngereğin dişlerine işledim, Ağu dişlerine Oluklu, çentik… Ve vurgun, Gözleri bir çift cehennem Burnuna kan tütmüş Pars bıyığına… Dağın pulat yüreğine işledim, Şimşeğin masmavi usturasına Sevdanı usul-usul Sevdanı mısra-mısra Lo ben seni hapislerde sevmişim, Ben seni sürgünlerde. Yurdum benim şahdamarım…Yücende buzul Ve kar, Maviş dağ tavşanları Gün vuranda alaran Zemheri yılanları Ve yakut bir hışımla Öyle çakılan Sonsuzluğun yakışığı gözüm üstünesin Suskum, avazım üstüne… Adından başka silah Yazgından başka günah Daha yazmamış Hiçbir gizli dosyada Hiçbir açık azgınları Kanlı paranın Yani Doların itleri, Altın, Sterlin kurtları Ve petrol Nemrutları Ve kurşun Yezitleri…Kaçgunda, kaçakta Can havlindesin… Ve çocuk ölüleri Parçalanmışlar Daha süt kokuyorlar Ve anne ölüleri İncecikten, gencecikten Açık hepsinin gözleri. Halkım benim Askıda Kalbim Dinamit Kuyusu ŞiiriBeni, gözlerin götürür Gözlerin Aşkla, acıyla… Kuşatmışlar Sesimi, soluğumu Kesilmiş Tuz-ekmek payım Vurgunum Ve darda, Gözaltındayım. Dal, kor keser Penceremde açarsa Kuş, vurulur Üzerimden uçarsa. Ve hal böyle böyle, Yol bu yöndeyken Gelir, Ki her gelişinde Daha da içten Gelir, Soluk soluğa Benim olursun. Amansız sarmasında Kollarımın Esrik, Çığlık çığlığa Erir, kar gibi vücudun… Nicedir, Kahpe ağzında Bir salgın, Bir deprem gibi künyemiz. Nicedir, Başımıza zindan dünyamız. Biz ki Yarınıyız halkın, Umudu, yüz akıyız, Hıncı, namusu… Şafakları, Ta şafakları Hey canım, Kalbim Dinamit Sevdan Beni ŞiiriTerketmedi sevdan beni, Aç kaldım, susuz kaldım, Hayın, karanlıktı gece, Can garip, can suskun, Can paramparça… Ve ellerim, kelepçede, Tütünsüz uykusuz kaldım, Terk etmedi sevdan İçerde ŞiiriHaberin var mı taş duvar? Demir kapı, kör pencere, Yastığım, ranzam, zincirim, Uğruna ölümlere gidip geldiğim, Zulamdaki mahzun resim, Haberin var mi? Görüşmecim, yeşil soğan göndermiş, Karanfil kokuyor cıgaram Dağlarına bahar gelmiş Hani Kurşun Sıksan Geçmez Geceden ŞiiriYiğit harmanları, yığınaklar, Kurulmuş çetin dağlarında vatanların. Dize getirilmiş haydutlar, Hayınlar, amana gelmiş, Yetim hakkı sorulmuş, Hesap görülmüş. Demdir bu…Demdir, Derya dibinde yangınlar, Kan kesmiş ovalar üstünde Mayıs… Uçmuş, bir kuştüyü hafifliğinde, Çelik kadavrası korugan’ların. Ölünmüş, canım, ölünmüş Murad alınmış…Gelgelelim, Beter, bize kısmetmiş. Ölüm, böyle altı okka koymaz adama, Susmak ve beklemek, müthiş Genciz, namlu gibi, Ve çatal yürek, Barışa, bayrama hasret Uykulara, derin, kaygısız, rahat, Otuz iki dişimizle gülmeğe, Doyasıya sevişmeğe, yemeğe… Kaç yol, ağlamaklı olmuşum geceleri, Asıl, bizim aramızda güzeldir hasret Ve asıl biz biliriz bir suskunsa tekin mi ola? O Malta bıçağı, kınsız, uyanık, Ve genç bir mısradır Filinta endam… Neden, neden alnındaki yıkkınlık, Bakışlarındaki öldüren buğu? Kaç yol ağlamaklı oluyorum geceleri… Nasıl da almış aklımı, Sürmüş, filiz vermiş içimde sevdan, Dost, düşman söz eder kendi kavlince, Kınanmak, yiğit başına. Bu, ne ayıp, ne de yasak, Öylece bir gerçek, kendi halinde, Belki, yaşamama sebep…Evet, ağlamaklı oluyorum, demdir bu. Hani, kurşun sıksan geçmez geceden, Anlatamam, nasıl ıssız, nasıl karanlık… Ve zehir – zıkkım cıgaram. Gene bir cehennem var yastığımda, Gel artık..12. Unutamadığım ŞiiriAçardın, Yalnızlığımda Mavi ve yeşil, Açardın. Tavşan kanı, kınalı – berrak. Yenerdim acıları, kahpelikleri…Gitmek, Gözlerinde gitmek sürgüne. Yatmak, Gözlerinde yatmak zindanı Gözlerin hani?“To be or not to be” değil. “Cogito ergo sum” hiç değil… Asıl iş, anlamak kaçınılmazı, Durdurulmaz çığı Sonsuz Gözlerinde içmek ay ışığını. Varmak, Gözlerinde varmak can tılsımına. Gözlerin hani?Canımın gizlisinde bir can idin ki Kan değil sevdamız akardı geceye, Sıktıkça cellad, Kemendi…Duymak, Gözlerinde duymak üç – ağaçları Susmak, Gözlerinde susmak, Ustura gibi… Gözlerin hani?13. Akşam Erken İner Mahpushaneye ŞiiriAkşam erken iner mahpushaneye. Ejderha olsan kar etmez. Ne kavgada ustalığın, Ne de çatal yürek civan oluşun. Kar etmez, inceden içine dolan, Alıp götüren erken iner mahpushaneye. İner, yedi kol demiri, Yedi kapıya. Birden, ağlamaklı olur bahçe. Karşıda, duvar dibinde, Üç dal gece sefası, Üç kök hercai menekşe…Aynı korkunç sevdadadır Gökte bulut, dalda kaysı. Başlar koymağa hapislik. Karanlık can sıkıntısı… “Kürdün Gelini”ni söyler maltada biri, Bense voltadayım ranza dibinde Ve hep olmayacak şeyler kurarım, Gülünç, acemi, çocuksu…Vurulsam kaybolsam derim, Çırılçıplak, bir kavgada, Erkekçe olsun isterim, Dostluk da, düşmanlık da. Hiçbiri olmaz halbuki, Geçer süngüler namluya. Başlar gece devriyesi jandarmaların…Hırsla çakarım kibriti, İlk nefeste yarılanır cigaram, Bir duman alırım, dolu, Bir duman, kendimi öldüresiye, Biliyorum, “sen de mi?” diyeceksin, Ama akşam erken iniyor mahpushaneye. Ve dışarda delikanlı bir bahar, Seviyorum seni, Tutuklu ŞiiriBirden Kurşun yemiş gibi susar Gözbebeklerime karşı Susar da Açılıp yol verir şehir Sade radyolarda bir gamlı hava “Elaziz uzun çarşı”Firarda gözüm yok Namussuzum yok Yok pişmanlık bir halim Yaslanıp Bir cigara yakmak isterim Dumanı cevahir değerMağlup mu desem mahcup mu Ama ikisi de değil Ben garip sen güzel Dünya umutlu Öyle bir tuhafım bu akşamüstü Sevgilim Canavar götürür gibi İki yanım İki süngü15. Bir Akşam Üstüdür ŞiiriBir akşam üstüdür sarabî Bahçeler ve dağlar üzre hükümran; Tam dünyayı dolaşmak saatindesin. Ay ışığı su içer birazdan. Kızarmış kalçalarını çanlar Alabildiğine vurur. Sen çocuk tulumunda Matbaa mürekkebi Rüsva olmuş ellerinin emeği, Manşetlerde kilometre kilometre yalan Sallanır akşam üstüdür katil, muhteşem Alıp götürmüşler dost dediğini Almış rüzgârlar içini, Ümide benzer, sevdaya benzer… Soğuk bir namludur kör ve pusuda Ense kökünde zulüm, Ve sermiş canım sofrasını dört başı mamur Burnun dibine hürriyet. Seviyorum mümkün değil; Aranızda kurşun, yasak bölge var Sen genç, sevdan ölünecek kadar güzel Kanunu yapanlar ihtiyar.
Unutamadığım Açardın, Yalnızlığımda Mavi ve yeşil, Açardın, Tavşan kanı, kınalı, berrak. Yenerdim acıları, kahpelikleri… Gitmek, Gözlerinde gitmek sürgüne. Yatmak, Gözlerinde yatmak zindanı. Gözlerin hani? “To be or not to be” değil. “Cogito ergo sum” hiç değil… Asıl iş, anlamak kaçınılmaz’ı, Durdurulmaz çığı Sonsuz akımı. İçmek, Gözlerinde içmek ayışığını. Varmak, Gözlerinde varmak can tılsımına. Gözlerin hani? Canımın gizlisinde bir can idin ki Kan değil, sevdamız akardı geceye, Sıktıkça cellad, Kemendi… Duymak, Gözlerinde duymak üç ağaçları Susmak, Gözlerinde susmak, Ustura gibi… Gözlerin hani? Ahmed Arif
Ahmed ArifAçardın, Yalnızlığımda Mavi ve yeşil, Açardın. Tavşan kanı, kınalı - berrak. Yenerdim acıları, kahpelikleri... Gitmek, Gözlerinde gitmek sürgüne. Yatmak, Gözlerinde yatmak zindanı Gözlerin hani? "To be or not to be" değil. "Cogito ergo sum" hiç değil... Asıl iş, anlamak kaçınılmaz'ı, Durdurulmaz çığı Sonsuz akımı. İçmek, Gözlerinde içmek ayışığını. Varmak, Gözlerinde varmak can tılsımına. Gözlerin hani? Canımın gizlisinde bir can idin ki Kan değil sevdamız akardı geceye, Sıktıkça cellad, Kemendi... Duymak, Gözlerinde duymak üç - ağaçları Susmak, Gözlerinde susmak, Ustura gibi... Gözlerin hani? Ahmed Arif Puan / 17 Oy 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 Arkadaşına Gönder Yazdır Hata Bildir Bu şiire link vermek isterseniz aşağıdaki linki kullanabilirsiniz Bu şiire bir forumdan link vermek isterseniz aşağıdaki linki kullanabilirsiniz
açardın yalnızlığımda mavi ve yeşil