aziz nesin vakfı yaz okulu
AzizNesin, Ankara Harp Okulu'nu bitirmesinin ardından asteğmen rütbesiyle orduya 1976-1980 arasında her yılın edebiyat ürünlerinden seçmelerin bulunduğu Nesin Vakfı Edebiyat Yıllığı'nı çıkardı. 1974'te Asya-Afrika Yazarlar Aziz Nesin'li Yıllar, Meral Çelen; Yaz Babam Yaz, Ahmet Nesin; Tek Ciltte Aziz Nesin, Kalem
YORUMYAZ. Biz Adam Olmayız. 39,00 TL 1972’de Çatalca’da kimsesiz çocukları okutmayı amaç edinen Nesin Vakfı’nı kurdu ve kitaplarının bütün gelirini bu vakfa bağışladı. 1976-85 arasında her yılın edebiyat ürünleri arasından yaptığı seçmeleri ve değerlendirmeleri içeren Nesin Vakfı Edebiyat Yıllığı
AzizNesin 1915 yılında İstanbul’da doğdu. 1937’de Ankara Harp Okulu’ndan mezun oldu.. 1944 yılında subaylık yapmayı bırakarak gazete yazarlığına geçti.. Nesin, kariyerine 1944 senesinde Millet Dergisi ile başladı.
NESĐN VAKFI'na ba ğışlamı ştır. NES ĐN VAKFI'nın amacı vakfın yurduna her yıl alınacak dört kimsesiz ve yoksul çocu ğu, ilkokuldan ba şlatarak yüksek okulu, meslek okulunu bitirinceye yada bir meslek edininceye dek, her türlü gereksinimlerini sa ğlayarak barındırmak, yeti ştirmektir.
BorçluOlduklarımız; Kurtuluş Savaşı Öyküleri 2. Temin süresi 5-9 gündür. Osmanlı İmparatorluğu'nun dağıldığı günlerde doğup Cumhuriyet'in kuruluş sürecinde büyüyen Aziz Nesin, hiç kuşkusuz ki 1923 Devrimi'nin Türkiye'ye neler kazandırdığını en iyi bilenlerden biri. Bu Yurdu Bize Verenler ve Borçlu
Site De Rencontre Par Affinité Politique. Hayati Asılyazıcı yazdıİstanbul Valiliği Nesin Vakfı’nın banka hesaplarına, izinsiz bağış topladığı gerekçesiyle el koyuyor. Valiliğin başka yapacak işi yok muydu? Nesin Vakfı ne yapıyor? Taahhüt işlerine girmiyor, inşaat yapmıyor. Nesin Vakfı, Aziz Nesin’in oğlu Prof. Dr. Ali Nesin ve orada yetişmiş bilgili gençler tarafından yönetiliyor. Ali Nesin, bir akademisyen; vakfa ait matematik ve felsefe köyleri var. Vakıfta yöneticilik görevini de o yürütüyor. Vakıf, Aziz Nesin’in sağlığında daha kolay kaynak yaratabilirdi, Nesin’in kitapları çok iyi satıyordu. Oysa şimdi vakfın temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için daha zor şartlarda kaynak yaratması Nesin ile tanışıklığım uzun zaman öncesine dayanır. Vakıf kurma düşüncesini ilk defa Yazarlar Sendikası’ndaki konuşmalarımız sırasında söylemişti. “Vakıf kurmak için imkân arıyorum. Çözebilirsem, vakfı kurup yoksul öğrencileri alarak okutmak istiyorum,” diyordu. Ben de kendisine, “Aziz Usta, bu bir yazar için güç bir iş. Ancak umarım düşündüğün gibi olur ve başarabilirsin,” üzerinden bir zaman geçti ki, Aziz Nesin, kurmayı düşündüğü vakıf için planladığı gibi küçük bir yer tutmuş, bir arsa almıştı, orada oturuyordu. İstanbul’da evi yoktu. Haftada bir Yazarlar Sendikası’nın toplantısı olurdu. Aziz Nesin de başkanımızdı. Tepebaşı’ndaki onarımı yapılmış eski, ama çok değişik bir havası olan Londra Oteli’nde kalırdı. Yazarlar Sendikası’nda toplantı olacağı zaman oradan minibüsle gelirdi. O gelişinde yine vakıfla ilgili netleşen yeni gelişmelerden bahsetti. Oldukça sevinçliydi. “Param yok, ama şimdi gelen elimdeki telif ücretleri ile birlikte ve basılmış 115 kitabım var. Kitaplarla ilgili bir arkadaşımın yayınevi ile görüştüm kesinleşince sana söylerim,” Haziran 1970 tarihinde çok ses getiren DİSK’in yürüyüşü sonrası Akşam Gazetesi’nde benim de aralarında bulunduğum üç kişinin işine son verilmişti. Sinan Yayınları’nı yeni kurduğum zamanlardı. Aziz Nesin, Tekin Yayınevi ile anlaştığını, söyledi. 115 basılmış kitabı vardı, bu sayı bir yazar için rekordu ve kitapları çok iyi satıyordu. “115 kitabımın tamamını artık Tekin Yayınevi basacak, toplu bir ödeme yaptı, haftalık olarak da ödemeye devam edecek. Ben de o paraları oraya yatıracağım, anlaştık,” dedi. Silivri taraflarında bir yerdi. Mutluydu. Kitaplarına güveniyordu. Bir de Aziz Nesin, gittiği yerlerde etkili konuşuyor, gazetelerde ve televizyonlarda konuştuğunda çekinmeden fikirlerini söylüyordu. Bu, halk tarafından Yayınevi’nden ilk parasını alır almaz vakfı kurmak istediği arsaya ilk ödemesini yaptı, o yeri kaçırmak Nesin Vakıfla ilgili planlarını bir bir anlatıyordu. Yine Tekin Yayınevi’nden çıktığı günlerden birinde birkaç metre yürüdükten sonra kendisiyle karşılaştığımda, “Hayati, hemen her şey hazırlandı, tamam. Ön çalışmalar yapıldı, hukuki durumu yürüten arkadaşımız her şeyi hazırladı. Bu duyulunca bazıları, Aziz Nesin vergi kaçırıyor, vergi kaçırmak için vakıf kurdu,’ diyecekler”ini söyledi. Hâlbuki Vakıf vergi kaçırır mı? Vakıf bir nedenle kurulur, hizmetini devam ettirir. “Ben, yoksul ailelerin çocuklarını ilkokuldan alıp okutacağım. Onun için kuruyorum. Eğitim vakfı bu,” dedi. Planladıklarını anlatırken zamanla bunların da gerçekleştiğine tanık oldum. Temel atıldıktan sonra genişleyecek, vakfa yeni binalar tahsis edilecek, arabalar alınacaktı. Çocukları okula götürüp getirecek, onların barınma ve beslenme ihtiyaçları en iyi şekilde Nesin, vakıfla ilgili çıkacak dedikodular hakkında da öngörüsünde yanılmadı. İşten erken çıktığım bir günde yürürken Sendikamıza da üye olan iki yazar arkadaşla karşılaştık. Bugün ikisi de rahmetli oldu, ışıklar içinde yatsınlar; Demirtaş Ceyhun ve Oğuz Akkan Beni gördüklerinde “Hayati haberin var mı, Aziz Nesin vakıf kuruyormuş? Acaba vergi kaçırmak için mi kuruyor?” dediğinde, üzülerek, “Olur mu öyle şey? Haberim var, vakfın neredeyse bütün hukuki hazırlıkları tamam, neredeyse kuruldu. Teminatını göstermiş, tüm malvarlığını vakfa bağışlamış. Aziz Nesin’in bir rüyası bu, yoksul ve kimsesiz çocukları alıp, eğitmek istiyor. Eğitim vakfı! Böyle bir vakıfta vergi kaçırmak mı olur?” dedim. Bazı yazarlar yüzüne karşı, “Aziz Ağabey, Aziz Ağabey,” der durur, peşinden koşar, ama arkasından türlü dedikodular yapmaktan da geri Nesin çalışkan, üretken, disiplinli bir kişiliğe sahipti. Vakfı da kısa sürede çok yol kat etti. Gittiği yerlerde muhtarlarla, halkla sıkı çalışmalar yaptı, en yoksul çocukları buldu, onları devlet okullarına kaydettirip, barınma, yemek ve diğer giderlerini karşıladı. İlk mezunlarını verirken, yetişen gençlerin bazıları yine vakıfta çalışmaya devam etti. Her şey kuralına uygun, yasal sınırlar içinde ve tek bir olumsuzluğa meydan vermeden yapılıyordu. Şimdi kurulan vakıflar öyle mi? Her birinde ne uygunsuz davranışlar, yasadışı işler oluyor. Zaten Nesin Vakfı’nın en küçük açığını yakalasalar hükümetler onu yaşatır mıydı? Aziz Nesin, Marko Paşa’dan beri hükümetlerin odağında bir isim. Hapse atıldı, sürgün edildi. Nesin, hep güç koşullar altında yazarlık yaptı. Türkiye’deki güçlüklere ve engellemelere rağmen sesini de dünyaya duyurmayı başardı. İtalya’da Bordighera’da mizah yazarlarının yarışması olurdu ve bir yazar üç defadan fazla katılamazdı. Aziz Nesin bu yarışmaya üç defa katıldı ve üçünde de birincilik aldı. Tabii bu birincilikler kitaplarına dünyaca da ün kazandırdı ve “bestseller” dediğimiz çok satanlar arasında yer almasını Milliyet Gazetesi’nin düzenlediği Karagöz Yarışması’na katıldı. Üç ayrı konuyu işlediği üç cilt kitabıyla katıldığı yarışmada birinci oldu. Genel Sanat Yönetmenliği’ni yaptığım İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda ödül alan kitaplarını repertuvara aldım ve Rauf Altıntak iki oyununu sahneye koydu. Oyunlar büyük ilgi gördü. 12 Eylül darbesinden dolayı bir kitabı Nesin daha önce de Şehir Tiyatroları’na oyunlar veriyordu. Bu oyunları Devlet Tiyatroları’nda da oynandı. Aziz Nesin’in kitapları tiyatrolarda oynanırken de izleyiciden büyük ilgi görüyordu. Bu ilginin karşılığı hep Nesin Vakfı’na katkı olarak Sendikası’nda yönetici olduğum zamanlar kendisine “Aziz Nesin 50’inci Sanat Yılı” kutlamasını önerdiğimde de bu etkinliği baştan sona benim yapmamı, takip etmemi istemişti. “Ustalara Saygı” adını verdiğim bu etkinlik için, “İsmini böyle düşündüm, başkan olarak onaylamanızı bekliyorum,” dediğimde etkinlikten de kısaca bahsetmek istiyorum Oldukça hareketli, canlı bir etkinlikti. Londra Oteli’ndeydik. Gelen geçen herkes Aziz Nesin’i tanıyor. Onlarla sohbet ediyor. Zaten Aziz Nesin gittiği her yerde dikkatleri üzerine çekerdi, sempatik tavırlarının yanında oldukça zeki konuşmalar yapardı. Tabii o günlerde çokça tehdit de alıyordu. Kendisine bu sorulduğunda“Tehditler alıyor musunuz?”“Alıyorum.”“Korkmuyor musunuz?”“İnsan olarak korkuyorum ama Aziz Nesin olarak, duyarlı bir yurttaş olarak söylemem gereken, vicdanımın gereği neyse onları konuşmak zorundayım. Elbette korku, insani ve psikolojik bir durumdur.”Ustalara Saygı Etkinliği için ayrıntıları konuşmamız gerekiyordu. Kendisi, “Burada konuşamayacağız Hayati,” dedi ve atladık dolmuşa, Nişantaşı’ndaki evime gittik. Gelişmeleri kendisine anlatmaya başladım. Aziz Nesin için 50’inci Sanat Yılı Etkinliği yapmak istediğimizi söylediğim o gün Net Holding Yönetim Kurulu Başkanı Besim Tibuk’tan bahsettim. İstanbul’da bir etkinlik olacağı gibi Ankara’da da yapabileceğimizi, Theodorakis’i davet etmek istediğimizi kendisine anlattığımı ve Besim Tibuk’un buna çok sıcak baktığını etkinliği Besim Tibuk’a ilk bahsettiğimde, “Biz Aziz Nesin’in kitaplarını okuyarak büyüdük, böyle bir etkinlikte yardımcı olmayı çok isterim, ona yapmayacağız da kime yapacağız,” diyerek çok memnun olmuştu. Etkinlik için Theodorakis’i davet ettiğimizde o da, Aziz Nesin için severek geleceğini, aynı zamanda Yunanistan’ın Kültür Bakanı’ydı, Besim Tibuk hiçbir masraftan kaçınmadı ve şoförüyle beraber bize bir limuzin tahsis etti. Theodorakis bu kez sadece Aziz Nesin için Türkiye’ye Nesin’in 50’inci Sanat Yılı etkinliğini Abdi İpekçi Spor Salonu’nda yaptık ve yedi bin kişi gelmişti. Çok görkemli, güzel bir etkinlikti. Aziz Nesin, Ankara’da da aynısı yapılacaksa ve iki etkinliğin gelirleri sende toplanıp, senin elinle bankaya yatırılırsa, diyerek kabul etti. Ankara’ya geçmeden şunu da belirtmem lazım, İstanbul’da dönemin belediye başkanı Nurettin Sözen bize yer vermemiş, başka sıkıntılar da çıkarmıştı. Aziz Nesin Nurettin Sözen’i 50’inci Sanat Yılı Etkinliğine davet etmek istemedi. Ancak Ankara’da sıkıntılarımız olmadı ve Theodorakis, ben ve Aziz Nesin birlikte Ankara’ya geçtik. Theodorakis’in konaklaması ve diğer ihtiyaçları için yine Net Holding’in oteli tahsis edilmişti. Ancak Sözen’in aksine dönemin Ankara Belediye Başkanı Murat Karayalçın etkinlikte bizlere çok yardımcı olmuştu ve Spor ve Sergi Sarayını coşkuyla Ankara’da da Nesin’in 50’inci Sanat Yılını kutlamıştık ve yine 6-7 Bin kişi gelmişti. İki etkinlikten gelen paralar bankaya Nesin’le o günlerdeki konuşmalarımızda vasiyetini de ilk bana açmıştı. “Hayati, bunu daha kimseye söylemedim. Öldüğüm zaman cenaze töreni yapılmasını istemiyorum ve Nesin Vakfı’nın bahçesine gömülmek istiyorum. Tam yerini kimse bilmeyecek, sadece gömenler bilecek. Üzerimde çocuklar gezsin, oynasın, çiçekler yetişsin,” demişti. İçim burkularak dinledim ama bunun uygun olmayacağını ifade ettim. Dilerim uzun yıllar daha yaşarsın ama böyle bir durumda koskoca Aziz Nesin törensiz mi defnedilecek, diye sordum. Kesin kararını vermişti, “İlk defa sana söylüyorum. Ali’ye de Nesin bu işi teslim ettim mi, yaşamım sona erdiğinde böyle olmasını istiyorum. Organlarımı da bağışladım. Yaşarken verdiğim mücadeleler sırasında benim aleyhimde konuşan, arkamdan işler çevirenlerin gelip törenimde beni övmelerini istemiyorum, bu konuşmalara katlanamam,” diye olayından sonraki günlerdi. Madımak’ta aldığı darbeden sonra gözlerini kaybetmişti. İmza etkinlikleri için bir mühür yaptırmıştı ve okurlarına bu mühürle imza belediye tarafından bir etkinliğe davet edilmişti. İmza günü yapıldı ve akşam kaldığı otelde vefat etti. Gözleri dışında bütün organlarını bağışlamıştı, ancak gece öldüğü için organlar uygun ortamlarda saklanıp, götürülemedi. O günkü belediye başkanı ne kadar ilgilense de organlar işlevini Nesin, Nesin Vakfı’nı kurmaya karar verdikten sonra yaşamının son anına kadar bu vakıf için çalıştı. Tüm gelirlerini, malvarlığını vakfa bağışladı. Ali Nesin yurt dışında eğitim gördü ve iyi bir matematik profesörü oldu. O da kendi mesleğinde çok başarılı! Vakfın işlerini üstlendi; felsefe ve matematik köyleri kurdu. Şirince’deki bu köylerde de matematik ve felsefe okutmaya devam ülkesine faydalı olmak adına ve büyük emeklerle kurulmuş böyle bir eğitim vakfının banka hesaplarına denetimsiz, sorgusuz sualsiz el koyuluyor. Türkiye’de mantar gibi vakıf bitiyor, her gün yeni vakıflar kuruluyor. Hiçbirine doğru düzgün denetim yapılmıyor. Üstelik bazı vakıflarla ilgili türlü haberler, iddialar gündeme geliyor ve hepsinin üstü örtülüyor. Hâl böyleyken yaptıkları her şey ortada olan, tek amacı ülkenin yoksul ve kimsesiz çocuklarını eğitmek, bilim öğretmek, matematik, felsefe öğretmek olan Aziz Nesin’in mirası Nesin Vakfı’nın geçmiş bir tarihte sosyal medya üzerinden verilen bir ilan bahane edilerek hesaplarına el konulması kabul edilemez. Böyle bir uygulama valiliğe yakışan bir uygulama Nesin’le dostluğum uzun yıllar öncesine dayandığı için, Nesin Vakfı’nı kurarken verdiği mücadeleye de yerinde tanık oldum. O vakfın temelleri, Aziz Nesin’in büyük emekleri, alın teriyle atıldı ve bugünlere Aziz Nesin’i büyük bir özlemle anıyorum, ışıklar içinde yatsın.
Aziz Nesin kimdir? Pek çok dalda eser veren şair ve yazar Aziz Nesin hayatı ile merak edilen bir isimdir. İşte Aziz Nesin hakkında her şey... Aziz Nesin biyografi tam adı; Mehmet Nusret Nesin bilinen adı; Aziz Nesin doğum; 20 Aralık 1915; İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu ölüm; 6 Temmuz 1995; İzmir, Türkiye mesleği; Türk mizah yazarı. Kısa öykü, tiyatro ve şiir dallarında pek çok eser yazmıştır. Aziz Nesin hayatı UNESCO'nun yayınladığı Index Translationum adlı dünya çeviri bibliyografyasına göre Aziz Nesin, Türkçe eser veren yazarlar arasında Orhan Pamuk, Yaşar Kemal ve Nâzım Hikmet'in ardından eserleri yabancı dillere en çok çevrilen dördüncü yazar konumundadır.[2] Yazar 59. Hükûmet tarafından hazırlanan 100 Türk Edebiyatçısı listesinde de yer almaktadır. Çocukluğu Aziz Nesin, 20 Aralık 1915'te Heybeliada'da doğdu. Babası Abdülaziz Bey Giresun'un Şebinkarahisar ilçesine bağlı Gölve köyünden gelerek İstanbul'a yerleşti ve bahçıvanlık yaparak geçimini sağladı. Nesin çocukluğunda İstanbul işgalinde yaşadığını şöyle yazmıştı "Koşuşanlar beni kamyonun altından çıkardılar. Polisler de geldi. Babam şoförü öldürecek bıraksalar... - Davacıyım! Polisler anlatıyor babama Dava edilemezmiş. Çünkü kamyon İngiliz işgal ordusunun kamyonuymuş. Şoför de bir Yunanlı... Bunları sonra düşündükçe anlıyorum ki, İstanbul yabancı çizmesi altındaymış." Öğrenim hayatı Aziz Nesin, 1924'te Süleymaniye'deki adı daha sonra İstanbul 7. İlkokulu olarak değiştirilecek olan "Kanuni Sultan Süleyman İptidai Mektebi"nin 3. sınıfına girdi. İki yıl Darüşşafaka Lisesinde okuduktan sonra, 1935'te Kuleli Askeri Lisesini, 1937'de Ankara'da Harp Okulunu bitirip teğmen oldu. Son olarak 1939'da Askerî Fen Okulunu bitirdi. Bu dönemde bir yandan da Güzel Sanatlar Akademisi Süsleme Bölümüne devam etti. Bir röportajında ona bu eğitim hayatının "Fikri takip" dedikleri şeyi getirdiğini belirtmiştir. Çalışma hayatı Aziz Nesin, Kara Harp Okulu'nu bitirmesinin ardından asteğmen rütbesiyle orduya katıldı. 1941'den başlayarak II. Dünya Savaşı yıllarında 2 yıl Trakya'da çadırlı ordugâhta görev yaptı. 1942'de Erzurum Müstahkem Mevkii İstihkam Taburu Bölük Komutanlığı'na atandı ve bir bomba kazasında yaralandı. Erzincan'da depremde yıkılmış bir cephaneliğin boşaltılmasıyla görevlendirildi. 1944'te Ankara'da Harp Okulu'nda açılan ilk tank kursuna katıldı. Aynı yıl Zonguldak'ta uçaksavar top mevzileri yaptırmakla da görevlendirilir. Üsteğmen rütbesindeyken "görev ve yetkisini kötüye kullandığı" suçlamasıyla askerlikten uzaklaştırılır. Oğlu Ateş Nesin babasının köylülere ekmek dağıtmasının bahane olarak gösterilerek askerlikten atıldığını aktarmaktadır. Halk arasındaki yoksulluk, üniversite ve ordu mensupları arasında muhalefetin oluşmasına sebep olmuştur. Takma adlarla gazete ve dergilere şiir ve deneme yazıları gönderen Aziz Nesin, takma adlarla yazdığı deşifre olunca askerî istihbarat tarafından yakın takibe alınmıştır. Kars'taki bölüğünü tahliye sırasında yolda karşılaştığı köylülerin askerden erzak dilenmesi üzerine, askerin tayınlarının bir bölümünü köylülere dağıtır. Bunun üzerine açılan soruşturmayla askerî mahkemede alınan kararla ordudan atılır. Özel hayatı Aziz Nesin, iki kere evlenmiş, Vedia Nesin ile yaptığı ilk evliliğinden Oya d. 1940 ve Ateş Nesin d. 1942; Meral Çelen ile yaptığı ikinci evliliğinden ise Hüseyin Ali d. 1956 ve Ahmet Nesin d. 1957 adlarında toplam dört çocuk sahibi olmuştur. Mizah ve sanat anlayışı Gazeteci Zeynep Oral'ın Milliyet Sanat Dergisi için yaptığı röportajda, Aziz Nesin; mizahı, sanatçıyı ve sanatını şu şekilde tanımlamaktadır. ...Mizah deyince halk yararına işlevi olan görevci mizahı anladığımı baştan söylemeliyim... Beni mizah yazarlığına iten etken, o günkü ortamın koşullarıydı. Kısaca şunu söyleyeyim; genellikle yoksunluk ve yoksulluk yaşamından gelen bir kızgınlık, öfke, bir hınç alma biçimidir mizah... Her zorluk, her acı çeken ille de mizahçı olmaz elbet, ama bu ağır koşullar kişinin mizahçı yeteneğini geliştirir... Mizahçının yetişmesi için gerekli bireysel koşuldan da anlaşılacağı üzere, mizah, bir yıkıcılıktır. Mizahçı kırgınlıklarını, nefretini, kinini, öfkesini, hıncını, bilinçli bir biçimde gerçekten yıkılması gereken hedefe yöneltebilir ve mizah silahını halk yararına kullanabilirse, bir olumlu yıkıcı olur... Sınıfsal bilinci olan her yazar, ister istemez güdümlü olduğunu, kendi kendini güdümlediğini bilir. Sınıfsal bilince sahip bir yazarı, bir sanatçıyı güdümlü kılmak hiçbir politikacının hiçbir yönetmenin haddi değildir... Sanatın işlevi?... Bu konuda başkalarınınkine uymayan düşünceler içindeyim... Sanatçının kendini, kendi sınıfıyla özdeşleştirmesi koşuluyla, sanatın işlevi, sanatçının kendini dışlaması, varlaması, ortaya koyması demektir. Sınıfıyla özdeşleşmiş olduğundan, kendini anlatırken sınıfını anlatmış olur. » Sanat hayatı 1940'lar Askerlikten uzaklaştırılmasının ardından bir süre bakkallık, muhasiplik gibi işler yaptıktan sonra 1945 yılında Sedat Simavi’nin çıkardığı "Yedigün" dergisine girdi; daha sonra Karagöz gazetesinde de yapacağı gibi redaktörlük ve yazarlık yaptı. Aynı yıllarda profesyonel olarak oyun yazarlığı yaptı ve Tan gazetesinde köşe yazarlığına başladı. 4 Aralık 1946'da bir grup üniversite gencinin Tan gazetesini yakması üzerine, sekiz sayı süren, Cumartesi adlı haftalık magazin dergisini çıkarmaya girişti. Bu dergi denemesi de sonlanınca Vatan gazetesinde çalışmaya başladı. Aynı yıl, ilk bağımsız yapıtı olan Parti Kurmak ve Parti Vurmak adlı 16 sayfalık broşürü de yayınlanmıştı. 1946'da Sabahattin Ali ile birlikte Marko Paşa mizah gazetesini çıkardı ve büyük ses getirdi. Dergi dönemin politikacılarını ve tiplemelerini sözünü esirgemeden eleştirmeyi bilmiş, tüm baskıların ve defalarca kapatılmasının getirdiği zor koşullara karşın hedeflediği satış rakamlarına ulaşmıştır. Ancak davalar ve suçlamalar dergi yazarlarına epeyi zor dönemler yaşatmıştır. Nitekim yeni adlarla sürdürmeye çalıştıkları "Markopaşa" ekolünün hararetle eleştirdiği Amerikan yardımının Türkiye üzerindeki emellerine değindiği henüz yayınlanmamış olan "Nereye Gidiyoruz?" adlı yazısı nedeniyle; 12 Ağustos 1947'de 10 ay ağır hapis ve 3 ay 10 gün de Bursa'da "emniyet-i umumiye nezareti" altında bulundurulma cezasına çarptırıldı. Yazılarının bulunduğu bazı gazete ve dergileri illegal ya da masraflı olduğu için meslektaşlarıyla birlikte sattı. Bu yıllarda yazar Kerim Sadi ile ortak bir ev tutarlar.[7] Kerim Sadi'nin ismi Aziz Nesin'in Bir Sürgünün Anıları kitabında sık sık geçmektedir.[8] Aziz Nesin bu eserinde Sadi'nin entelektüel birikimini teslim etmekle birlikte kişiliğini fazlasıyla eleştirmiştir. Nesin'in trajikomik Bursa anılarına göre Kerim Sadi bencil ve kendini beğenmiş bir kişidir. İkinci kitabı Azizname'yi 1948'de çıkardı. Taşlamalardan oluşan bu kitap için İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. 4 ay tutuklu olarak süren dava sonunda mahkûmiyet almadı; ancak 1949 yılında Birleşik Krallık Prensesi II. Elizabeth, İran Şahı Rıza Pehlevi, Mısır Kralı I. Faruk, birlikte Ankara'daki elçilikleri aracılığıyla Türkiye Dışişleri Bakanlığına resmen başvurarak, bir yazısında kendilerini aşağıladığı iddiasıyla aleyhine dava açınca 6 ay hapse mahkûm edildi. 1950'ler 1952'de İstanbul'da Levent'te bir dükkân kiraladı ve Oluş Kitabevi'ni açtı; Levent sakinlerine gazete dağıtma işini sürdürmekle beraber, iki küçük çocuğunun geçimini sağlayamayınca 1953'te Beyoğlu'nda bir ortağıyla "Paradi Fotoğraf Stüdyosu"nu kurdu. 1954'te Akbaba dergisinde takma adlarla öyküler yazmaya başladı. Zira edebiyat hayatında iki yüze yakın takma ad kullanmıştır. 1955'te 6-7 Eylül faciası olarak tarihimize gelen İstanbul'daki azınlıkların ev ve dükkânlarının korkunç yıkımına suçlu aranmaya başlanmıştı. Demokrat Parti iktidarı olayların bir "Komünist komplosu" olduğunu iddia ederek aralarında Aziz Nesin'in de olduğu, 100'e yakın solcuyu tutuklattı. Aziz Nesin hiçbir gerekçe olmaksızın 9 ay cezaevinde yattı. “Dolmuş”, 1955; “Yeni Gazete” 1957, Akşam 1958, “Tanin” 1960, "Günaydın" 1969, Aydınlık 1993 gibi dergi ve gazetelerde yayımlanan gülmece öyküleri, röportajlar ve fıkralarla Çağdaş Türk edebiyatının tanınmış ve en verimli kalemlerinden biri durumuna geldi. 1956'da Kemal Tahir ile birlikte Düşün Yayınevini kurdu. 1958'de Dolmuş-Karikatür dergisi ile birleşerek 1963'e dek yayıncılığı tek başına sürdürdü. Bir yandan da Yeni Gazete, Akşam ve Tanin'de günlük köşe yazıları yazdı. 1962'de 42 sayı yaşayacak olan “Zübük” adlı mizah dergisini çıkardı. 1956 yılında İtalya'da Bordighera'da yapılan ve 22 ülkenin katıldığı Uluslararası Gülmece Yarışması'nda ilk ödül olan Altın Palmiye'yi "Kazan Töreni" adlı öyküsüyle kazandı. Ertesi yıl aynı ödülü "Fil Hamdi" adlı öyküsüyle ikinci kez kazandı. İlk ödülünü 1960 yılında devlet hazinesine bağışladı. Düşün Yayınevinin Şubat 1963'te yanması üzerine, yazarlığı tek uğraş edindi. İlk kez 1965 yılında -ancak 50 yaşındayken bu hakkı elde edebilmişti- bir pasaport alabildi. Berlin ve Weimar'daki Antifaşist Yazarlar Toplantısı'na davetli olarak katıldı. 6 ay süren bu ilk yurt dışı gezisinde, Polonya, Sovyetler Birliği, Romanya ve Bulgaristan'a gitti. 1960'lar Nesin, 1966'da Bulgaristan'da yapılan uluslararası gülmece yarışmasında birincilik ödülü olan Altın Kirpi'yi "Vatani Vazife" adlı öyküsüyle kazandı. 1968'de Milliyet Gazetesi'nin açtığı Karagöz oyunu yarışmasında "Üç Karagöz" oyunuyla birincilik ödülü aldı. 1969'da Moskova'da yapılan uluslararası gülmece yarışmasında "İnsanlar Uyanıyor" adlı öyküsüyle Krokodil birincilik ödülü, 1970'te de Türk Dil Kurumunun oyun ödülünü "Çiçu" adlı oyunuyla kazandı. 1970'ler Eşi Meral Çelen'in önerisiyle 1972'de Nesin Vakfını kurdu. Vakıfta, her yıl belirli sayıda alınan kimsesiz ve yoksul çocukların bakım ve eğitimlerini üstlendi. Kitaplarının tüm gelirini Vakfa bıraktı. 1976-1980 arasında her yılın edebiyat ürünlerinden seçmelerin bulunduğu Nesin Vakfı Edebiyat Yıllığı'nı çıkardı. 1974'te Asya-Afrika Yazarlar Birliğinin Lotus Ödülü'nü kazanan Nesin, 1975 Lotus Ödülü'nü almak için Filipinler'in başkenti Manila'da yapılan törene katıldı. 1976'da Bulgaristan'da Gabrovo kentinde düzenlenen gülmece kitabı uluslararası yarışmasında birinciliği elde ederek Hitar Petar Ödülü'nü kazandı. 1977'de Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanı seçilen Nesin, bu göreve uzun yıllar devam etti. 1978'de "Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz" adlı romanıyla Madaralı Roman Ödülü'nü kazanırken, 1982'de Vietnam'daki Asya-Afrika Yazarlar Birliği toplantısından dönüşte Moskova'da kalp hastalığından hastaneye kaldırılan Nesin, "Kalp Hastalıkları Araştırma Merkezi"nde bir ay kalarak tedavi gördü. Aziz Nesin 1980'ler 1983'te Amerika Birleşik Devletleri'nde Indiana Üniversitesinin düzenlediği uluslararası toplantıya çağrılan Nesin, pasaportu 12 Eylül idaresince geri alındığı için bu toplantıya katılamadı. 20 Aralık 1984'te Şan Sinema Salonu'nda 70. doğum günü töreni yapıldı. 1984'te Aydınlar Dilekçesi girişiminde bulundu. 1985'te Ekin kurulması girişiminde bulundu. Aynı yıl, Birleşik Krallık'ta PEN Kulüp onur üyeliğine seçildi ve TÜYAP'ın düzenlediği "Halkın Seçtiği Yılın Yazarı Ödülü"nü kazandı. Nesin, 1989'da "Demokrasi Kurultayı"nın toplanmasında etkin görev aldı ve oluşturulan "Demokrasi İzleme Komitesi"nin iki başkanından biri oldu. Aynı yıl, Sovyet Çocuk Fonu'nun ilk kez verilen "Tolstoy Altın Madalyası"na değer görüldü. 1990'lar ve Sivas Katliamı 19 Mart 1990'da Ankara Sanat Kurumunda 75. yaşını kutlayan Nesin, 2 Temmuz 1993'te Pir Sultan Abdal etkinliklerine katılmak üzere Sivas'a gitti. 37 kişinin yaşamını yitirdiği Madımak Oteli katliamından yaralı olarak sağ kurtuldu. Türkiye Yazarlar Sendikası Yönetim Kurulu, 30 Mart 1994 tarihinde, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanan RP'li Recep Tayyip Erdoğan'ın bazı gazetelerde yer alan “Aziz Nesin'in ismini İstanbul'dan sileceğiz” ifadesini kınayan bir bildiri yayınladı. Ölümü ve vasiyeti Yazar, söyleşi ve imza günü için gittiği Alaçatı’da 5 Temmuz'u 6 Temmuz'a bağlayan gece sabaha karşı geçirdiği kalp kriziyle hayatını kaybetti. Cenazesi Çeşme Cumhuriyet Savcısı'nın isteğiyle otopsi yapılmak üzere 6 Temmuz'da İstanbul Çapa Tıp Fakültesine getirildi. 7 Temmuz 1995'te vasiyeti gereği hiçbir tören yapılmaksızın ve yeri belli olmayacak şekilde Çatalca'daki Nesin Vakfının bahçesine gömüldü. Ankara Uluslararası Film Festivali çerçevesinde verilen özel ödüllerin arasında "Aziz Nesin Emek Ödülü" verilmektedir. Aziz Nesin Eserleri Öyküleri Hikâyeleri Parti Kurmak ve Parti Vurmak 1946Geriye Kalan 1953İt Kuyruğu 1955Yedek Parça 1955Fil Hamdi 1956Damda Deli Var 1956Koltuk 1957Kazan Töreni 1957Deliler Boşandı 1957Mahallenin Kısmeti 1957Ölmüş Eşek 1957Hangi Parti Kazanacak? 1957Toros Canavarı 1957Bay Düdük 1958Memleketin Birinde 1958Havadan Sudan 1958Bay Düdük 1958Nazik Alet 1958Gıdıgıdı 1958Aferin 1959Kördöğüşü 1959Mahmut ile Nigar 1959Hoptirinam 1960Gözüne Gözlük 1960Ah Biz Eşekler 1960Yüz Liraya Bir Deli 1961Bir Koltuk Nasıl Devrilir 1961Biz Adam Olmayız 1962Yeşil Renkli Namus Gazı 1964Sosyalizm Geliyor Savulun 1965İhtilali Nasıl Yaptık 1965Rıfat Bey Neden Kaşınıyor 1965Vatan Sağolsun 1968İnsanlar Uyanıyor 1972Hayvan Deyip De Geçme 1973Seyyahatname Duyduk Duymadık Demeyin 1976Büyük Grev 1978Yetmiş Yaşım Merhaba 1984Kalpazanlık Bile Yapılamıyor 1984Maçinli Kız için Ev 1987Nah Kalkınırız 1988Rüyalarım Ziyan Olmasın 1990Aşkım Dinimdir 1991Gözünüz Aydın Efendim 1997Herkesin İşi Gücü Var 2005Kan Yüzüğü Romanları Gol Kralı 1957Erkek Sabahat 1957Saçkıran 1959Zübük 1961Şimdiki Çocuklar Harika 1967Tatlı Betüş 1974Surnâme 1976Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz 1977Tek Yol 1978 Anıları Bir Sürgünün Hatıraları 1957Böyle Gelmiş Böyle Gitmez I - Yol 1966Poliste 1967Böyle Gelmiş Böyle Gitmez II - Yokuşun Başı 1976Benim Delilerim 1984Salkım Salkım Asılacak Adamlar 1987Böyle Gelmiş Böyle Gitmez II - Yokuş Yukarı 1996Bir Vicdan Davası 1998Birlikte Yaşadıklarım Birlikte Öldüklerim 2006Mum Hala I 2009Mum Hala II 2010Unutulmayan Rüyalar 2010 Mektupları Canım Oğlum Canım Babacığım - 1, Oğlum Canım Babacığım - 2, Nesin – Ali Nesin Mektuplaşmaları III, Mektuplar Nesin – Ali Nesin Mektuplaşmaları IV, Mektuplar Nesin – Tahsin Saraç Mektuplaşmaları, Mektuplar, Nesin – Meral Çelen Mektuplaşmaları, Mektuplar 1998. Çocuk Kitapları Okullar İçin Kısa Oyunlar 1949Uyusana Tosunum 1971Bu Yurdu Bize Verenler 1975Pırtlatan Bal 1976Borçlu Olduklarımız 1976Aziz Dede'den Masallar 1977Ben de Çocuktum 1979Nasrettin Hoca Gülütleri 1981Anıtı Dikilen Sinek 1982Çocuklara En Güzel Masallar 2009Hayvanlar Takımı 2009Arkadaşım Badem Ağacı 2010Çocuklara En Güzel Öyküler 2012 Çizgi-roman Bilmem Ne Adası 1956Berber Nonoş 1956Baba Mirası 1954Deniz Aslanı 1955Bayan Aynur ile Bay Buyur 1960 Yazıları Sora Sora Cennet Bulunur 1990Soruşturmada 1986Suçlanan ve Aklanan Yazılar 1982Ah Biz Ödlek Aydınlar 1985Korkudan Korkmak 1988Bulgaristan'da Türkler Türkiye'de Kürtler 1989Türkiye Şarkısı Nazım 1997Çuvala Doldurulmuş Kediler 1995Suçlanan Aklanan Yazılar 1982Sanat Yazıları 2011Sporcu Milletiz Vesselam 2012Okuma Güncesi 2014 Gezi notları Dünya Kazan Ben Kepçe 1977Yurt Gezileri 2013 Oyunları Biraz Gelir misiniz 1950Bir Şey Yap Met 1959Toros Canavarı 1963Düdükçülerle Fırçacıların Savaşı 1968Üç Karagöz Oyunu 1969Çiçu 1970Tut Elimden Rovni 1970Hadi Öldürsene Canikom 1970Pırtlatan Bal 1976Başarımı Karılarıma Borçluyum 1992Bir Zamanlar Memleketin Birinde 1992Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz 1992Hakkımı Ver Hakkı 1992Zat-ı Devletleri İbiş Hazretleri 1992 Şiirleri Seviye On Ölüme Beş kalaAziznameOn DakikaSondan Başa 1984Kendini Yakalamak 1988Hoşçakalın 1990Sivas Acısı 1995 Köşeyazıları Bir Tutam Aydınlık 1994Az Gittik Uz Gitmek 1959Nutuk Makinesi 1958Merhaba 1971 Söyleşileri Bir Dokun Bir Dinle 1994Onursal Doktor Olamamanın Büyük Onuru 1993İnsanlar Konuşa Konuşa 1988 Aziz Nesin üzerine yazılan kitaplar Yetmiş Beşinci Yaşında Aziz Nesin, Alpay Kabacalı 1990Asılacak Adam, Demirtaş Ceyhun 1994"Ç" Arkadaşım Aziz Nesin, Müjdat Gezen 1995Aziz Nesin'li Fotoğraflar, Ataol Behramoğlu 1996Gömüyü Arayan Adam, Ali Nesin 1998Babam Aziz Nesin, Ateş Nesin 2006Gözyaşından Gülmeceye Aziz Nesin, Alpay Kabacalı 2007Aziz Nesin Ve İsveç Serüveni, Abdullah GürgünAziz Nesin'li Yıllar, Meral ÇelenYaz Babam Yaz, Ahmet NesinTek Ciltte Aziz Nesin, Kalem Yapın Beni Kalem!..70 Yaşım Merhaba Ödülleri Hayatı boyunca pek çok ödül, mansiyon ve madalya ile onurlandırılan Aziz Nesin'in kazandığı bazı önemli ödüller aşağıda listelenmiştir 1956 - Altın Palmiye, İtalya Kazan Töreni adlı öyküsüyle1957 - Altın Palmiye, İtalya Fil Hamdi adlı öyküsüyle1959 - Gazeteciler Cemiyeti Fıkra Ödülü1966 - Altın Kirpi, Bulgaristan Vatani Vazife adlı öyküsüyle1968 - Milliyet Gazetesi 6. Karacan Armağanı Birincilik Ödülü Üç Karagöz adlı oyunuyla1969 - Krokodil Ödülü, Sovyetler Birliği İnsanlar Uyanıyor adlı öyküsüyle1970 - Türk Dil Kurumu Tiyatro Ödülü Çiçu adlı oyunuyla1974 - Arkın Çocuk Edebiyatı İkincilik Ödülü Pırtlatan Bal adlı öyküsüyle1975 - Lotus Asya-Afrika Yazarlar Birliği Ödülü1977 - Bulgaristan Uluslararası Gülmece Kitapları Yarışması Hitar Petar Ödülü1978 - Madaralı Roman Ödülü Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz adlı romanıyla1984 - Erkekçe Başarı Ödülü Tülsüyü Sevmek hikâye dalında en başarılı eser1985 - TÜYAP Halkın Seçtiği Yılın Yazarı1990 - Tolstoy Altın Ödülü1990 - Viyana Tiyatro Ödülü1991 - Rüştü Koray Armağanı1992 - Edebiyatçılar Derneği Onur Ödülü ve Altın Madalyası1992 - Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü1993 - Carl Von Ossietzky Ödülü1993 - Dionysos Şiir Ödülü1994 - CPJ Uluslararası Basın Özgürlük Ödülü1994 - Hiroşima Vakfı Ödülü1995 - Orhan Apaydın Demokrasi ve Barış Ödülü
Aziz Nesin asıl adı Mehmet Nusret d. 20 Aralık 1915, Heybeliada, İstanbul - ö. 5 Temmuz 1995, Alaçatı, Çeşme, İzmir, mizah, kısa öykü, tiyatro ve şiir dallarında pek çok yapıtı bulunan Türk mizah Nesin, 20 Aralık 1915'de İstanbul Heybeliada'da doğdu. Babası Abdülaziz Bey Giresun'un Şebinkarahisar ilçesine bağlı Ocaktaşı köyünden İstanbul'a yerleşti ve bahçıvanlık yaparak geçimini temin etti.[1] Abdülaziz Bey, torunu Ateş Nesin'e göre "dini bütün...II. Abdülhamit hayranı, sıkı bir Atatürk düşmanıydı".[1]Aziz Nesin, 1925'te İstanbul Süleymaniye'deki adı daha sonra İstanbul 7. İlkokul olarak değiştirilecek olan "Kanuni Sultan Süleyman İptidai Mektebi'nin 3. sınıfına girdi. İki yıl Darüşşafaka Lisesi'nde okuduktan sonra, 1935'de Kuleli Askeri Lisesi'ni, 1937'de Ankara'da Harp Okulu'nu bitirip asteğmen oldu. Son olarak 1939'da Askeri Fen Okulu'nu bitirdi. Bu dönemde bir yandan da Güzel Sanatlar Akademisi Süsleme Bölümü’ne devam etti. Bir röportajında ona bu eğitim hayatının Fikri takip’ dedikleri şeyi getirdiğini belirtmiştirÇalışma hayatı aslen Ankara Harp Okulu'nu bitirmesinin ardından asteğmen rütbesiyle orduya katılmasıyla başlamıştır Nesin'in. Ardından da subay olarak Anadolu ve Trakya’nın çeşitli yerlerinde görev başlayarak 2. Dünya Savaşı yıllarında 2 yıl Trakya'da çadırlı ordugahta görev yaptığı bilinir. 1942'de Erzurum Müstahkem Mevkii İstihkam Taburu Bölük Komutanlığı'na atandı ve bir bomba kazasında yaralandı. Erzincan'da depremde yıkılmış bir cephaneliğin boşaltılmasıyla görevlendirildi. 1944'de Ankara'da Harp Okulu'nda açılan ilk tank kursuna katıldı. Aynı yıl Zonguldak'ta uçaksavar top mevzileri yaptırmakla da görevlendirildikten sonra üsteğmen rütbesindeyken “görev ve yetkisini kötüye kullandığı” suçlamasıyla askerlikten ayrılmasının ardından bir süre bakkallık, muhasiplik gibi işler yaptı. 1945 yılında ise gazeteciliğe başladı. Önceleri Sedat Simavi’nin çıkardığı “Yedigün” dergisine girdi; daha sonra Karagöz gazetesinde de yapacağı gibi redaktörlük ve yazarlık yaptı. Aynı yıllarda profesyonel olarak oyun yazarlığı yaptı ve Tan gazetesinde köşe yazarlığına başladı. 4 Aralık 1946'da bir grup üniversite gencinin Tan gazetesini yakması üzerine, sekiz sayı süren, “Cumartesi” adlı haftalık magazin dergisini çıkarmaya girişti. Bu dergi denemesi de sonlanınca, “Vatan” gazetesinde çalışmaya başladı. Aynı yıl, ilk bağımsız yapıtı olan "Parti Kurmak Parti Vurmak" adlı 16 sayfalık broşürü de Sabahattin Ali’yle birlikte Marko Paşa mizah gazetesini çıkardı ve büyük ses getirdi. Dergi dönemin politikacılarını ve tiplemelerini sözünü esirgemeden eleştirmeyi bilmiş, tüm baskıların ve defalarca kapatılmasının getirdiği zor koşullara karşın ulaştığı satış rakamlarına ulaşmıştır. Ancak davalar ve suçlamalar dergi yazarlarına epeyi zor dönemler yaşatmıştır. Nitekim yeni adlarla sürdürmeye çalıştıkları "Markopaşa" ekolünün hararetle eleştirdiği Amerikan yardımının Türkiye üzerindeki emellerine değindiği henüz yayınlanmamış olan “Nereye Gidiyoruz?” adlı yazısı nedeniyle; 12 Ağustos 1947’de on ay ağır hapis ve üç ay on gün de Bursa’da “emniyet-i umumiye nezareti” altında bulundurulma cezasına kitabı Azizname’yi 1948’de çıkardı. Taşlamalardan oluşan bu kitap için İstanbul Ceza Mahkemesinde dava açıldı. 4 ay tutuklu olarak süren dava sonunda mahkumiyet almadı; ancak 1949 yılında İngiltere Prensesi Elizabeth, İran Şahı Rıza Pehlevi, Mısır Kralı Faruk birlikte Ankara’daki elçilikleri aracılığıyla Türkiye Dışişleri Bakanlığı’na resmen başvurarak, bir yazısında kendilerini aşağıladığı iddiasıyla aleyhine dava açınca 6 ay hapse mahkum İstanbul'da Levent'te bir dükkan kiraladı ve Oluş Kitabevi'ni açtı; Levent sakinlerine gazete dağıtma işini sürdürmekle beraber, iki küçük çocuğunun geçimini sağlayamayınca, 1953'de Beyoğlu'nda bir ortağıyla "Paradi Fotoğraf Stüdyosu"'nu kurdu. 1954'te Akbaba dergisinde takma adlarla öyküler yazmaya başladı. Zira edebiyat hayatında iki yüze yakın takma ad 6-7 Eylül faciası olarak tarihimize gelen İstanbul'daki azınlıkların ev ve dükkanlarının korkunç yıkımına suçlu aranmaya başlanmıştı. Aziz Nesin de suçlu olarak Sıkıyönetimce 1955; “Yeni Gazete” 1957, Akşam 1958, “Tanin” 1960, "Günaydın" 1969, Aydınlık 1993 gibi dergi ve gazetelerde yayımlanan gülmece öyküleri, röportajlar ve fıkralarla Çağdaş Türk edebiyatının tanınmış ve en verimli kalemlerinden biri durumuna Kemal Tahir’le birlikte Düşün Yayınevi’ni kurdu. 1958’de “Dolmuş-Karikatür” dergisi ile birleşerek 1963'e dek yayıncılığı tek başına sürdürdü. Bir yandan da Yeni Gazete, Akşam ve Tanin'de günlük köşe yazıları yazdı. 1962'de 42 sayı yaşayacak olan “Zübük” adlı mizah dergisini yılında İtalya’da Bordighera’da yapılan ve 22 ülkenin katıldığı Uluslararası Gülmece Yarışmasında ilk ödül olan Altın Palmiye’yi Kazan Töreni’ adlı öyküsüyle kazandı. Ertesi yıl aynı ödülü Fil Hamdi’ adlı Öyküsüyle ikinci kez kazandı. İlk ödülünü 1960 yılında devlet hazinesine Şubat 1963’te yanması üzerine, yazarlığı tek uğraş edindi. İlk kez 1965 yılında -ancak elli yaşındayken bu hakkı elde edebilmişti- bir pasaport alabildi. Berlin ve Weimar'daki Antifaşist Yazarlar Toplantısı'na davetli olarak katıldı. Altı ay süren bu ilk yurtdışı gezisinde, Polonya, Sovyetler Birliği, Romanya ve Bulgaristan'a 1966'da Bulgaristan'da yapılan uluslararası gülmece yarışmasında birincilik ödülü olan Altın Kirpi'yi "Vatani Vazife" adlı öyküsüyle kazandı. 1968'de Milliyet Gazetesi'nin açtığı Karagöz oyunu yarışmasında "Üç Karagöz" oyunuyla birincilik ödülü Moskova'da yapılan uluslararası gülmece yarışmasında "İnsanlar Uyanıyor" adlı öyküsüyle Krokodil birincilik ödülü, 1970'de de Türk Dil Kurumu'nun oyun ödülünü "Çiçu" adlı oyunuyla kazandı1972’de Nesin Vakfı’nı kurdu. Vakıf’ta, her yıl belirli sayıda alınan kimsesiz ve yoksul çocukların bakım ve eğitimlerini üstlendi. Kitaplarının tüm gelirini vakfa arasında her yılın edebiyat ürünlerinden seçmelerin bulunduğu "Nesin Vakfı Edebiyat Yıllığı"'nı çıkardı. 1974'de Asya-Afrika Yazarlar Birliği'nin Lotus ödülünü kazanan Nesin, 1975 Lotus ödülünü almak için Filipinler'in başkenti Manila'da yapılan törene katıldı. 1976'da Bulgaristan'da Gabrovo kentinde düzenlenen gülmece kitabı uluslararası yarışmasında birinciliği elde ederek Hitar Petar ödülünü kazandı. 1977'de Türkiye Yazarlar Sendikası Başkanı seçilen Nesin, bu göreve uzun yıllar devam "Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz" adlı romanıyla Madaralı Roman Ödülü'nü kazanırken, 1982'de Vietnam'daki Asya-Afrika Yazarlar Birliği toplantısından dönüşte Moskova'da kalp hastalığından hastaneye kaldırılan Nesin, "Kalp Hastalıkları Araştırma Merkezi"nde bir ay kalarak tedavi Amerika Birleşik Devletleri'nde Indiana Üniversitesi'nin düzenlediği uluslararası toplantıya çağrılan Nesin, pasaportu geri alındığı için bu toplantıya Aralık 1984'de Şan Sinema Salonu'nda 70. doğum günü töreni yapıldı. 1984'de Aydınlar Dilekçesi girişiminde bulundu. 1985'de Ekin kurulması girişiminde bulundu. Aynı yıl, İngiltere'de PEN Kulüp onur üyeliğine seçildi ve TÜYAP'ın düzenlediği "Halkın Seçtiği Yılın Yazarı" ödülünü 1989'da "Demokrasi Kurultayı"nın toplanmasında etkin görev aldı ve oluşturulan "Demokrasi İzleme Komitesi"nin iki başkanından biri oldu. Aynı yıl, Sovyet Çocuk Fonu'nun ilk kez verilen "Tolstoy Altın Madalyası"na değer Mart 1990'da Ankara Sanat Kurumu'nda 75. yaşını kutlayan Nesin, 2 Temmuz 1993'de Pir Sultan Abdal etkinliklerine katılmak üzere Sivas'a gitti. 37 kişinin yaşamını yitirdiği Madımak Oteli katliamından sağ söyleşi ve imza günü için gittiği Çeşme Alaçatı’da, Sivas Katliamı"nın 3. yıldönümünden 3 gün sonra 5 Temmuz’u 6 Temmuz’a bağlayan gece sabaha karşı geçirdiği kalp kriziyle yaşama veda etti. Cenazesi Çeşme Cumhuriyet Savcısı’nın isteğiyle otopsi yapılmak üzere 6 Temmuz’da İstanbul Çapa Tıp Fakültesi’ne getirildi. 7 Temmuz 1995’de vasiyeti gereği hiçbir tören yapılmaksızın ve yeri belli olmayacak şekilde Çatalca’daki Nesin Vakfı’nın bahçesine gömüldü. Ardında 80 yıllık mücadele, sayısız başarı ve "Nesin Vakfı"'nı Uluslararası Film Festivali çerçevesinde verilen özel ödüllerin arasında "Aziz Nesin Emek Ödülü" verilmektedir. Başlıca yazım biçimleri [değiştir]Aşağıda, Aziz Nesin'e özgü başlıca yazım biçimleri -buçuk, aradabir, arasıra, arayer, azbiraz, azçok, azkaldı, azkalsın, başüstüne, beribenzer, bibakıma, bibaşına, biçok, bidolu, bigün, bikaç, bikez, birara, birarada, birdenbire, biriki, bisüre, bisürü, bir şey, bitakım, bitane, bitek, bitürlü, biyana, biyer, buyüzden, candarma, cıgara, çokaz, enaz, ençok, epiy, fotograf, gülegüle, hangibir, herhangibiri, herneyse, herşey, hertürlü, heryan, heryer, herzaman, hiçbir şey, hiçkimse, hoşgeldin, hoşbulduk, Istanbul, ikidebir, işgören, kıravat, kimbilir, nağra, pekaz, pekçok, sağol, Sıvas, tiren, ya da ve yazıyla gösterilen her sayı bitişikHIKAYELERIParti Kurmak ve Parti Vurmak 1946 Geriye Kalan 1953 İt Kuyruğu 1955 Yedek Parça 1955 Fil Hamdi 1956 Damda Deli Var 1956 Koltuk 1957 Kazan Töreni 1957 Deliler Boşandı 1957 Mahallenin Kısmeti 1957 Ölmüş Eşek 1957 Hangi Parti Kazanacak? 1957 Toros Canavarı 1957 Memleketin Birinde 1958 Havadan Sudan 1958 Bay Düdük 1958 Nazik Alet 1958 Gıdıgıdı 1958 Aferin 1959 Kördöğüşü 1959 Mahmut ile Nigar 1959 Hoptirinam 1960 Gözüne Gözlük 1960 Ah Biz Eşekler 1960 Yüz Liraya Bir Deli 1961 Bir Koltuk Nasıl Devrilir 1961 Biz Adam Olmayız 1962 Yeşil Renkli Namus Gazı 1964 Sosyalizm Geliyor Savulun 1965 İhtilali Nasıl Yaptık 1965 Rıfat Bey Neden Kaşınıyor 1965 Vatan Sağolsun 1968 İnsanlar Uyanıyor 1972 Hayvan Deyip Geçme 1973 Seyyahatname Duyduk Duymadık Demeyin 1976 Büyük Grev 1978 Benim Delilerim 1979 70 Yaşım Merhaba 1984 Kalpazanlık Bile Yapılamıyor 1984 Maçinli Kız için Ev 1987 Nah Kalkınırız 1988 Rüyalarım Ziyan Olmasın 1990 Aşkım Dinimdir 1991 Gözünüz Aydın Efendim 1997 Herkesin İşi Gücü Var 2005 Bende Çocuktum 1979 ROMANLARIGol Kralı Sait Hopsait 1957 Erkek Sabahat 1957 Saçkıran 1959 Zübük 1961 Şimdiki Çocuklar Harika 1967 Tatlı Betüş 1974 Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz 1977 Surnâme 1976 Tek Yol 1978ANILARIBöyle Gelmiş Böyle Gitmez 1. bölüm 1966, 2. bölüm 1976 Poliste 1967 Salkım Salkım Asılacak Adamlar 1987 Rüyalarım Ziyan Olmasın 1990 MASALLARIMemleketin Birinde 1953 Hoptirinam 1960 Uyusana Tosunum 1971 Aziz Dededen Masallar La Fontaine'nin Yazamadığı Masal TASLAMALARIAzizname 1948 FIKRALARINutuk Makinası 1958 Az Gittik Uz Gittik 1959 Merhaba kitap 1971 Suçlanan ve Aklanan Yazılar 1982 Ah Biz Ödlek Aydınlar 1985 Korkudan Korkmak 1988 GEZI KITAPLARIDuyduk Duymadık Demeyin 1976 Dünya Kazan Ben Kepçe 1977 OYUNLARIBiraz Gelir misiniz 1950 Bir Şey Yap Met 1959 Toros Canavarı 1963 Düdükçülerle Fırçacıların Savaşı 1968 Çiçu 1970 Tut Elimden Rovni 1970 Hadi Öldürsene Canikom 1970 Beş Kısa Oyun 1979 Bütün Oyunları Adam Yayınları 1981 Maçinli Kızın Evi1959 Başarımı Karılarıma Borçluyum 1992 SIIRLERISondan Başa 1984 Bağışla 1986 Kendini Yakalamak 1988 Hoşçakalın 1990 Sivas Acısı 1995 En Uzun Maraton Kimin Var ki ALDIGI ODULLER1956 - Altın Palmiye, İtalya Kazan Töreni adlı öyküsüyle 1957 - Altın Palmiye, İtalya Fil Hamdi adlı öyküsüyle 1966 - Altın Kirpi, Bulgaristan Vatani Vazife adlı öyküsüyle 1968 - Milliyet Gazetesi 6. Karacan Armağanı Birincilik Ödülü Üç Karagöz adlı oyunuyla 1969 - Krokodil Ödülü, Sovyetler Birliği İnsanlar Uyanıyor adlı öyküsüyle 1970 - Türk Dil Kurumu Tiyatro Ödülü Çiçu adlı oyunuyla 1975 - Lotus Asya-Afrika Yazarlar Birliği Ödülü 1977 - Bulgaristan Uluslararası Gülmece Kitapları Yarışması Hitar Petar Ödülü 1978 - Madaralı Roman Ödülü Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz adlı romanıyla 1985 - TÜYAP Halkın Seçtiği Yılın Yazarı
1825 Yazar Aziz Nesin'in Vasiyeti Olan ve Nesin Vakfı Tarafından Şirince Köyü'nde Hayata Geçirilmeye Çalışılan Matematik Köyü Okulunun Faaliyetleri, Öğretim Kurumu İzni Alınmadığı, İnşaatın Ruhsatsız Olduğu ve Kaçak Elektrik Kullanıldığı Gerekçesiyle İzmir Valiliği'nin Suç Duyurusunun Ardından Durduruldu. Yazar Aziz Nesin'in vasiyeti olan ve oğlu Ali Nesin'in başkanlığını yaptığı Nesin Vakfı tarafından Şirince Köyü'nde yaptırılan Matematik Köyü okulu inşaatı, ruhsatsız olduğu gerekçesiyle durduruldu. İnşaatın yanı sıra Prof. Dr. Ali Nesin ve dünyaca ünlü matematikçi Alexander Borovik'in lisans ve lisans üstü düzeyde dersler verdiği okul, öğretim kurumu izni alınmadığı ve kaçak elektrik kullanıldığı gerekçesiyle Valililiği'nden yapılan yazılı açıklamada, "İlimiz Selçuk İlçesi Şirince Köyü'nde Nesin Vakfı tarafından 'ruhsatsız' olarak gerçekleştirilmeye çalışılan yapılaşma ile tarımsal amaçlı elektrik enerjisinin kaçak olarak binalara çekilmesi nedeniyle ve 'izinsiz öğretim kurumu açılması' ile ilgili gerekli yasal işlemler başlatılarak Selçuk Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulmuştur" KÖYÜYazar Aziz Nesin'in vasiyeti olan Nesin Matematik Köyü, oğlu Ali Nesin ve Sevan Nişanyan'ın çabalarıyla Şirince'de inşaata, eğitim çalışmalarıyla birlikte Köyü'nün tasarım ve inşaatını Şirince'de yaşayan yazar, turizmci ve dilbilimci Sevan Nişanyan üstlendi. Yapılarin inşaasında, taş, çamur ve saman Bilgi Üniversitesi, TÜBİTAK ve Türk Matematik Derneği'nin desteklediği matematik yaz okulunda ise öğrencilerden para yatak kapasiteli binaların tamamlanmaması nedeniyle öğrenciler çadırda kalıyor. Kapasitenin, ilerleyen yıllarda 120'ye çıkması ile saatleri arasında Prof. Dr. Ali Nesin ve dünyaca ünlü Rus matematikçi Alexander Borovik lisans ve lisansüstü düzeyinde dersler veriyordu.ANKA ABD Başkanı Biden'dan Finlandiya ve İsveç'in NATO'ya katılımına resmi onay Fenerbahçe'den ayrılan Jose Sosa futbola başladığı kulübe döndü Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan bankaların emekli promosyonlarıyla ilgili 'caiz değil' açıklaması geldi Kaynak ANKA Son Dakika Son Dakika › Güncel › Nesin Vakfı'nın Matematik Okulu Faaliyetleri Durduruldu - Son Dakika Bu haber ANKA tarafından hazırlanmış olup habere tarafından hiçbir editöryal müdahalede bulunulmamıştır. ANKA tarafından hazırlanan bütün haberler sitemizde hazırlandığı şekliyle otomatik servis edilmektedir. Bu nedenle haberin hukuki muhatabı ANKA kurumudur. Son Dakika
O, 1915 yılında İstanbul'da doğdu. Kuleli Askeri Lisesi'ni, Harp Okulu'nu bitirdi. Subaylıktan fıkra yazarlığına geçti. Birçok gazetede Ali'yle , biri kapatılınca "Öteki", "Marko Paşa", "Mâlum Paşa", "Merhum Paşa", "Alibaba" ve tek başına "Zübük" adlı mizah dergilerini çıkardı. Yazılarından ötürü hapse girdi, sürüldü. Düşün Yayınevi'ni 1944 yılında Millet Dergisi'nde yayınlanan şiirler, fıkralar, gerçekçi hikayeleri ile sonra dünyaca tanınan güçlü bir mizah yazarı Nesin Vakfı'nı yıl sonra "Türk Mizahı" adında bir de antoloji aksayan, yergiye elverişli olaylarını; türedi, zıpçıktı tiplerini, mizahın gereği abartmalar, rahat ve oyunlu anlatımlarla yılında panel ve kitap imzası için geldiği İzmir-Alaçatı'da geçirdiği kalp krizi nedeniyle yaşamını hikaye, anı, masal, fıkra, şiir ve gezi yazıları alanlarında unutulmaz eserler verdi ve onlarca ödülün sahibi oldu.***Türkiye'de "yazarlar yazmadıklarından da sorumludur" düşüncesini "yaşam felsefesi" kabul eden Aziz Nesin, 80 yıllık yaşamına yüze yakın kitap, sayısız ulusal ve uluslararası ödül sığdırmakla kalmadı, "gerçek bir aydın"ın nasıl olması gerektiğini de öğretti. Türkiye gibi bir ülkenin birçok yazarını birinci, ikinci kitabında pes ettiren yayın dünyasında yüze yakın kitap yazmak...Üstelik de sorgular, sorgulamalar, nezarethaneler, cezaevleri, sürgün evleri, küfürler, tehditler, falakalar zaman zaman işsiz kaldığında boyu kadar da kitap yazdı!Roman, hikaye, anı, masal , fıkra, şiir ve gezi yazıları alanında unutulmaz eserler verdi. Yapıtlarında, toplumun aksayan, yergiye elverişli olaylarını; türedi, zıpçıktı tiplerini, mizahın gereği abartmalar, rahat ve oyunlu anlatımlarla sergiledi. Dünya çapında da tanınan güçlü bir mizah yazarı oldu. Sadece mizah yazarı, öykücü ve romancı değil; tiyatro yazarı, röportaj ve anı yazarı, gazeteci ve şairdi de...Şiiri hep sevdi. Zaten, şair olarak başlamadı mı yazın hayatına?Ama nedense "mizahçı Aziz Nesin" her zaman galip O, hasta yatağında bile şiir yazdı "Bize Kefen Dayanmaz" diye "Bu kez de yırttım kefeni/ Evvel sevda sayesinde/ Son kez atlattım ölümü/ Bu son sevda sayesinde/ Yaşamam sevda sayesinde/ Ölümüm sevda yüzünden/ Dünyaya gelişim neden/ Peki gidişim neden/ Hepsi sevda sayesinde...""Aşkı yazmak değil, yaşamak isteyen" Aziz Nesin, "yaşayamayınca yazdım" demesine karşın yaşamıştır da"Demek yazmadan/ Demek okuyamadan/Demek konuşmadan/ Hem de ölmeden yaşanabilirmiş/ Ama sevmeden yaşanmıyor üçgülüm"...***Sevdiğine geç ulaştığında da "Bağışla" demesini bilir Aziz Nesin "Ya zamanından çok erken gelirim/ Dünyaya geldiğim gibi/ Ya zamanından çok erken gelirim/ Dünyaya geldiğim gibi/ Ya zamanından cok geç/ Seni bu yaşta sevdiğim gibi.""Mutluluğa hep geç kalırım/ Hep erken giderim mutsuzluğa" diyen Aziz Nesin için, "Ya herşey bitmiştir çoktan/ Ya hiçbir şey başlamamıştır" son dörtlüğü ise ustanın yaşam öyküsünün de özetidir"Öyle bir zamanına geldim ki yaşamın/ Ölüme erken, seviye geç/ Yine gecikmişim bağışla sevgilim/ Seviye on kala ölüme beş"Aziz Nesin sadece sevgilisine değil kendisini öldürmek isteyenlere karşı da bağışlayıcıdır."Ödenmeyen" şiirinin son bölümü, halkına bir hayat armağan eden Aziz Nesin'in bağışlanma dileğidir sanki"Utanırım aldıklarım demeye/ Gücüm yetmez borcum ödemeye/ Bende hakkın çoktur halkım/ Değil böyle bir Aziz/ Bin Azizler olsa yetmez/ Aldığını vermeye/ Utanırım halkım helâl et demeye/ Dünya durdukça durasın halkım"***“Nasıl bişey anlasamÇok kolaydır olmasıNasıl bişeydir anlasamSonra kolay ölmesi”Bu dizeleri de 35 yıl önce yazmıştır Aziz zor günlerimizi ne kadar iyi anlatıyor değil mi?AzizNesin
aziz nesin vakfı yaz okulu